Dijitalleşme tüm şirketler için çok önemli bir fırsat ve dijital dönüşüm uzun bir yolculuk. Bu yolculuğun başarıyla tamamlanması için ise sadece teknolojik altyapının dönüştürülmesi yetmiyor, ortak düşünme şekli şart!
Dijital dönüşüm aslında bir yönetim kararından çok daha fazlası. Dijital dönüşüme ilişkin belirlenen stratejilerin başarıya ulaşmasının ardında tüm şirketin aynı bakış açışına sahip olması, elini taşın altına koyması ve bu sürece inanması yatıyor.
Hepimizin bildiği gibi temelde düşünmenin kaynağı meraka dayanır. İnsan hayatının her döneminde merak eder, araştırır, bulduğu sonuçlarla tatmin olup devam edebileceği gibi, kuşku duyup yeniden araştırmaya, bulduklarını doğrulatmaya ihtiyaç duyabilir. Bu da insanın sürekli bir arayış içinde olmasını ve dolayısıyla düşünmesini sağlar. Dijital düşünmede de durum bundan farklı değil; dijital dönüşüm sürecinin en önemli yapı taşlarından biri dijital düşünen, merak eden, sorgulayan, şirketin bu süreçte ilerlemesini sağlayacak doğru soruları soran çalışanlar.
Tüm dönüşüm süreçlerinde olduğu gibi başarının ardında sadece düşünme şekli yer almıyor; davranıştan kurum kültürüne, yeteneklerden ilişkilere kadar tüm faktörler bu süreçte etkili oluyor. Burada önemli olan tüm bu faktörler arasındaki dengeyi sağlayarak ilerleyebilmek. Düşünme şeklinin bileşenlerinden biri olan merak ile elde edilenler her seviyedeki çalışanlar tarafından ifade edilebilmeli, tartışmaya açılabilmeli yani kısaca bu güven ortamı yaratılabilmeli. Ancak bu şekilde farklı birimler ve seviyelerdeki çalışanlar arasında etkileşim yaratılabilir ve taptaze fikirlerin doğması sağlanabilir. Farklı bakış açılarının yaratacağı çeşitlilik sayesinde şirketin ihtiyacı olan doğru çözümlere ulaşmak mümkün olabileceği gibi, kendi fikrinin değerlendirildiğini gören çalışanların bağlılığı ve bu fikri sahiplenme oranı da bununla beraber artacaktır.
Bu noktadan hareketle, şirketlerin dijitalleşmenin hem çalışan memnuniyetine hem de müşteri memnuniyetine sağlayacağı faydaları çalışanlarına anlatması ve herkesin aynı bakış açısına sahip olması amacıyla önemli adımlar atması gerekebilir. Dijital dönüşümün ancak dijital düşünen ve iş yapış şekillerini buna göre şekillendiren çalışanlar tarafından başarılabileceği gerçeğinden yola çıkarak, şirketler dijital düşünmeyi benimsetmek amacıyla şirket içi eğitimlerden, online eğitim programlarına hatta gerekiyorsa yurtdışı seminerlere kadar pek çok çalışma yapabilir.
Dijitalleşmeyle birlikte çalışanların görev tanımları, ekip yapıları veya iş yapış şekilleri de değişebilir. Bu değişim sürecinin en az zorlukla atlatılabilmesinin temelinde değişim sürecini destekleyen, yeni iş modellerine geçişe uyum sağlamayı ve çalışanların bakış açılarını değiştirmeyi başarabilecek yöneticilerin olması son derece önemli. Silolar halinde çalışma modeli dijital dönüşümün önündeki en büyük engellerden biri çünkü dijital çalışma modeli farklı departmanların işbirliği içerisinde ortak bir çalışma modeli etrafında, yaratıcılığı, yeniliği, gelişimi desteklemesini gerektiriyor. Dijital Düşünme Raporu 2021 anketimize katılanların dijital düşünme bileşenlerinden ‘ekipler arası işbirliği’nin Türkiye’deki şirketlerde yüzde 63 oranında var olduğunu düşündüklerini belirtmesi de bunu destekler nitelikte.
Pandemi süreci tüm şirketlere dijitalleşmenin önemini bir kere daha gösterdi. Dijitalleşme sürecine girmiş, belli bir aşama kaydetmiş şirketler, çevik yönetim anlayışıyla birlikte bu süreci en az hasarla atlatırken, bazıları büyüyerek ilerliyor. Bu noktada en etkili olan faktör ise çevik yönetimin, değişen müşteri ihtiyaç ve beklentilerine çok hızlı yanıt verilebilmesine olanak tanırken farklı departmanlardaki çalışanların işbirliği içerisinde bu çözümün bir parçası olması olarak ifade edilebilir. Bu yeni dönemde şirketlerin uzun vadeli planlar yapması pek mümkün değil çünkü şartlar her an değişebiliyor, bu da beraberinde hızlı aksiyon alma ihtiyacını ve tüm departmanlar arasında sürekli iletişimi gerektiriyor. Artık devir dijital düşünme, çeviklik ve yalın üretim devri.
Dijital Düşünme Raporu 2021 anketine göre, şirketlerinde pandemi koşullarının etkisiyle en fazla artış gösteren bileşen olan “çeviklik”in var olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 54,3. Bununla birlikte, yalın üretim prensiplerini kullandıklarını belirtenlerin oranı ise yüzde 19,6 seviyesinde. Çevikliğe göre hayli geride olmasına rağmen, 2020 yılı anketindeki yüzde 6’lık oranla kıyaslandığında önemli bir artış gösterdiği söylenebilir. Bu da yalın üretim prensiplerinin öneminin ve gerekliğinin zamanla daha iyi anlaşıldığını ortaya koyuyor.
Denemekten korkmayan, girişimci ruhlu bir ekip şirketinizin dayanıklılığını artıracaktır. Ne sunuyorsanız sunun yalın üretim fikrini destekleyin. Kendine güveni artan bir ekipten, çalışmalarından hızla öğrenen ve gerekli düzenlemeleri de aynı hızla yapan bir takım oluşacaktır. Günümüzde birçok sektör artık farklı sektörlerle yarışır durumda. O yüzden sektör dinamiklerinizin ötesinde düşünün. Hiç ummadığınız yetenekler, çözüm önerileri ve denemeler şirketinizi geleceğe götürecek fikri sağlayabilir. Bugün ise, hiç beklenmedik anlarda ihtiyacınız olan çevikliği size sağlayacaktır.
Ting Dijital Düşünme Raporu 2021’nu inceleyerek, dijital düşünmenin bileşenleri hakkında detaylı bilgi sahibi olabilir ve önerilerimize ulaşabilirsiniz.
Şirketinizin düşünme şekli dahil olmak üzere beş farklı boyutta değerlendirerek dijital olgunluk seviyesini ölçmenize yardımcı olan Ting Dijital Düşünme Skoru’nu incelemek için tıklayın.